Anlık Fıkrası |
- Her şey iyi hoş da şu karşıdaki duvar tüm manzarayı kapatıyor...
- Haa, dedi emlakçı..Onu kafanıza takmayın siz.Orası cephane fabrikasıdır.Bir bakarsınız bir anda havaya uçuvermiş!..
Arkasını Döndü Fıkrası |
- Bu yaz denize gittiğimde,daha önce plajda birlikte olduğum delikanlı ile görülmemiş bir şey geldi başıma.
- Çabuk anlat.
- Plajda kimsecikler yoktu.Denize girmek için soyunup mayomu giymeye hazırlanıyordum.Bil bakalım,ne yaptı?
- Üzerine mi saldırdı.
- Yok canım.Arkasını döndü...
Bakkal Ne Yapsın Fıkrası |
Ali bakkal amcaya bana bir tane lokum ver demiş.
Bakkal zar zor merdiveni dayayıp dolaba almış,
Sıra Ahmete gelmiş Ahmette bir lokum istemiş,
Bakkal sinirlenmiş merdiveni dayayıp yine zar zor almış bakkal amca merdivenin üstünden:
Mehmet sendemi bir lokum istiyorsun.
Mehmet hayır demiş adam inmiş sen ne istiyorsun demiş ben iki lokum istiyorum demiş.
Belki Rötar Yapar Fıkrası |
Genç delikanlı, sinemada gördüğü harika filmi, arkadaşına heyecanla anlatıyordu:
- Bomba gibi bir sarışın, evine giriyor.Önce ceketini çıkartıp bir kenara atıyor. Arkasından buluzunu, sonra etekliğini ve kombinezonunu çıkarıyor. Tam sutyenini çıkaracağı sırada bir tren geçiyor. Beş gündür, aynı filmi seyretmeye gidiyorum.
-Neden?
- Bakarsın tren rötar yapar da sutyen ve külotunu çıkarışını da görürüm diye.
Ben Çarptım Fıkrası |
"Ön vitesle geri vitesi karıştırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım. Arabanızda gördüğünüz gibi çok büyük hasar var. Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar. Ne halin varsa gör, o kadar enayi değilim!"
Güzel bir ilkbahar günü, parkta tek başına oturan genç kızın arkasından gelen biri, elleriyle gözlerini kapattı:
- Bilin bakalım ben kimim? dedi. Üç tahminde bilemezseniz bir öpücük ve sinemaya birlikte gitme hakkını kazanmış olacağım.
Uzun uzun düşünen, gözlerini kapayan elleri elleriyle yoklayarak kim olduğunu anlamaya çalışan genç kız sonunda yanıt verdi:
- Sezar.. Pastör... Napolyon...
Devamını Oku...
- Bilin bakalım ben kimim? dedi. Üç tahminde bilemezseniz bir öpücük ve sinemaya birlikte gitme hakkını kazanmış olacağım.
Uzun uzun düşünen, gözlerini kapayan elleri elleriyle yoklayarak kim olduğunu anlamaya çalışan genç kız sonunda yanıt verdi:
- Sezar.. Pastör... Napolyon...
Bizi De Uyandırır Mısınız? Fıkrası |
- Sabah sizi kaçta uyandırmamızıi istersiniz? Adam başını salladı :
- Hiç gereği yok. Ben her sabah saat beşte kendim uyanırım. Resepsiyonda ki görevlinin yüzü güldü :
- Aman ne iyi. Lütfen uyandığınız zaman bizi de uyandırır mısınız?..
Bot Ne Kadar? Fıkrası |
- 43 lira değil mi ?...
-Kız," Ne münasebet " der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 lira."
Abimizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor;
-Olur mu hanımefendi, altında " Size 43 " yazıyor...
Büyükannem Ödesin Fıkrası |
Kendisine yiyecekmiş gibi bakan tezgahtara sorar:
- Bu kurdelelerin metresi kaça?
- Bir öpücük efendim.
- Pekala, on metre veriniz.
Kız, sarılan kurdele paketini aldıktan sonra tezgahtara döner:
- Hesabı, büyükannem ödeyecek.
Çıkarınca Görürsünüz Fıkrası |
- Ölen kocamdan kalan tek fotoğraf bu.Odama asmak için büyütmenizi istiyorum.Yalnız rötuş yaparak başındaki şapkayı çıkarabilir misiniz?
Fotoğrafçı:
- Elbette çıkarayım.Kocanızın saçları nasıldı?
- Şapkayı çıkarınca görürsünüz...
Çok Eşek Sattık Fıkrası |
Amerikalı bir antikacının yolu Türkiye'ye düşmüş, hayvan pazarının birinde geziyormuş. Birden, önünde ihtiyarca bir adamın durduğu, zayıf mı zayıf, hasta bir eşek görmüş; ancak dikkatini çeken, bu zavallı eşeğin üzerinde gördüğü, oldukça eski ve son derece değerli semermiş. Antika kültürü olmayan bu zavallı ihtiyardan semeri son derece ucuza satın alabileceğini düşünerek pazarlığa başlamış. Sıkı bir pazarlıktan sonra, eşeği normal fiyatının 4-5 katına satın almak üzere anlaşmış. Milyonlarca dolar değerinde semeri, 4-5 eşek parasına aldığı için sevinmeye tam başlamışken, ihtiyar oradaki bir çocuğa seslenmiş:
"Oğlum, kalk da ahırdan yeni bir semer getir beyefendi için, bu eski semerle göndermeyelim onu!"
Amerikalı tutuşmuş haliyle:
"Benim için sorun değil, zahmet etmeyin.." filan derken bayağı bir dil dökmüş.
En son bizim ihtiyar dayanamamış:
"Boşuna uğraşma beyim, biz o semerle çok eşekler sattık!"
Çıkın Da Görün Fıkrası |
- Size 350 numaralı odadan telefon ediyorum. Ne biçim otel burası böyle? Tam karşıma gelen odada genç bir adam çırılçıplak dolaşıyor. Çok rica ederim kendisine ihtarda bulunun...
- Şimdi efendim. Şimdi bahsettiğiniz beyin odasına bir vazifeli gönderiyorum. Hiç merak etmeyin...
Birkaç dakika sonra otel katibi yanında vazifeli bir dedektif ile şikayet sahibi kadının odasına girdi.
- Haklıymışsınız, hanımefendi. O bey çıplak dolaşıyormuş odasında, ama pencereleri yüksek olduğu için dışardan ancak göğsüne kadar olan yeri görünüyor.
Kadın bu sefer daha büyük bir hışımla, yumruklarını sıkarak bağırdı:
- Gelin şu karyolanın üstüne çıkın da öyle bakın bir kere.,.
Çukur Fıkrası |
Köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşerek yaralanıyormuş.
Köyün ileri gelenlerinden 3 kişi toplanmış.
Birincisi:
-Çukurun yanında bir ambulans beklesin hastaneye çabuk yetiştiririz demiş.
İkincisi:
-Çukurun yanına bir hastane yaptıralım düşenlerin hastaneye yetişmesi zaman almaz demiş.
Sıra Temele gelmiş:
-Sizde hiç akıl yok demiş: bu çukuru kapatalım hastanenin yanına bir çukur açalım demiş.
Köyün ileri gelenlerinden 3 kişi toplanmış.
Birincisi:
-Çukurun yanında bir ambulans beklesin hastaneye çabuk yetiştiririz demiş.
İkincisi:
-Çukurun yanına bir hastane yaptıralım düşenlerin hastaneye yetişmesi zaman almaz demiş.
Sıra Temele gelmiş:
-Sizde hiç akıl yok demiş: bu çukuru kapatalım hastanenin yanına bir çukur açalım demiş.
Genç bir kız, orman kampının kumsalında soyunmaya başlar. Etrafta kimseler olmadığı için üzerindekilerin hepsini çıkarır. Tam denize gireceği sırada, kampın bekçisi yanına yaklaşır:
- Hanımefendi. denize girmek yasaktır.
- Peki, neden soyunurken söylemediniz?
- Soyunmak yasak değil ki! Denize girmek yasak!
Devamını Oku...
- Hanımefendi. denize girmek yasaktır.
- Peki, neden soyunurken söylemediniz?
- Soyunmak yasak değil ki! Denize girmek yasak!
Elektrik Süpürgesi Fıkrası |
- "Hanımefendi, bu elimde görmüş olduğunuz kovanın içinde at pisliği var!" demiş ve bu bir kova pisliği evin içine doğru savurarak döküvermiş. Sonra da:
- "Hanımefendi, elimdeki elektrik süpürgesi ile 10 dakika içinde bunu temizleyemezsem, bunları yiyeceğim..!"
Kadın satıcıya şöyle bir bakmış;
- "Beyefendi, üstüne domates sosu da ister misiniz? Elektrikler kesik de...! "
Enayileri Yazdığım Defter Fıkrası |
- Ne yazdın?
- Senin adını yazdım. Bu enayileri yazdığım defter.
- Ya adam borcunu öderse?
- O zaman, senin adını siler, onun adını yazarım.
Ezberleyemedim Fıkrası |
-Sizde asetilsalisilik asit var mı? Eczacı adama dönmüş :
-Yani aspirin istiyorsunuz değil mi ?
-Evet evet, şu meredin adını bir türlü ezberliyemedim de.
Güle Güle Anne Fıkrası |
olan bir hanımı farkeder.Kadını görmezlikten gelsede,kadın dik dik bakmaya
devam eder. Nihayet kasa önünde kuyruğa gelirler.Kadın adamın birkaç sıra
önüne düşmüştür.Kadın derki:''Özür dilerim.Böyle dikkatli bakmam sizi
rahatsız etmiş olmalı. Üzgünüm ama geçenlerde ölen oğluma o kadar
benziyorsunuz ki adam şöyle cevap verir bunu duyduğuma çok üzüldüm.Sizin
için yapa bileceğim birşey varmı?Evet yavrum az sonra eşyalarımı alıp
çıkarken ne olur bana güle güle anne diye seslenebilir misin?tabiki der
genç adam.Yaşlı kadın çıkarken genç adam ona el sallar ve güle güle anne
diye seslenir.adam birisini mutlu etmenin mutluluğu içinde gülümser ve
ödeme sırası kendine gelince kasanın 150 dolar yazdığını görür kasiyere
sorar bu nasıl olur alt tarafı üç parça eşya aldım der. Kasiyer gayet
sakin cevap verir "Anneniz hesabını sizin ödeyeceğinizi söyledi"
Hangisi Boğulmuş Fıkrası |
Mark Twain'e sormuşlar;
-"Kardeşiniz var mı?
-"Bir ikizim vardı..Zavallı Bill..
-"Öldü mü yoksa?..
-"Emin değilim.Bebekliğimizde bizi yıkarlarken birimiz boğulmuşuz ama hangimiz belli değil..
-"Kardeşiniz var mı?
-"Bir ikizim vardı..Zavallı Bill..
-"Öldü mü yoksa?..
-"Emin değilim.Bebekliğimizde bizi yıkarlarken birimiz boğulmuşuz ama hangimiz belli değil..
Hizmetçi Fıkrası |
Evin hanımı, işe yeni başlayan hizmetçiye:
- Biz 9'da kalkar, lO'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlığını yap. Tamam mı?
Hizmetçi, gayet pişkin konuşur:
- Uyanamazsam, siz başlayın...
- Biz 9'da kalkar, lO'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlığını yap. Tamam mı?
Hizmetçi, gayet pişkin konuşur:
- Uyanamazsam, siz başlayın...
İlan Servisi Fıkrası |
Çok kıymetli bir köpek evden kaçmış. Sahibi oturduğu küçük kentte çıkan yerel gazeteye bir ilan gönderip, bulana 1000 dolar ödül vaadetmiş. Fakat gönderdiği ilan gazetede çıkmamış. Öfkelenen adam doğruca gazete yönetimine gitmiş.
"İlan servisi şefiyle görüşmek istiyorum." Demiş.
Orada danışmada duran bir delikanlı "dışarıda" diye cevap vermiş.
Ya yardımcısı?
O da yok
O halde yazı işleri müdürüyle konuşayım.
O da dışarıda
Peki, ya gazetenin sahibi?
O da burada değil.
İnanılır gibi değil! Nerede bu adamlar?
Köpeğinizi aramaya gittiler, efendim.
O da yok
O halde yazı işleri müdürüyle konuşayım.
O da dışarıda
Peki, ya gazetenin sahibi?
O da burada değil.
İnanılır gibi değil! Nerede bu adamlar?
Köpeğinizi aramaya gittiler, efendim.
İskoç Tiyatrosu Fıkrası |
- Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır.
Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı Cumartesi gününü. Tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkışlıyor. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler? Kapılar kilitli ve şu yazı yazıyor:
- Çıkış 10 sterlin…
Kadın Zekası Fıkrası |
Nehrin karşı kıyısına mutlaka geçmeleri gerekiyordu.
Birinci adam, dizlerinin üzerine çöktü ve tanrıya dua etti:
"Tanrım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ver!"
Tanrı ona uzun kollar ve güçlü bacaklar verdi.
Böylece nehrin karşı kıyısına geçebildi.
Ancak bunun için 2 saat boyunca dalgalarla boğuştu ve neredeyse 3-4 kez boğulma tehlikesi geçirdi.
Ama başarmıştı.
Bunu gören ikinci adam da Tanrı'ya dua etti:
"Tanrım lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç ve gerekli aracı ver!"
Tanrı ona bir tekne verdi ve o da nehrin karşı kıyısına geçmeyi başardı, ancak birkaç kez alabora olma tehlikesiyle karşılaştı..
Tüm bu olanları izleyen üçüncü adam, dizlerinin üzerine çöktü ve Tanrı'ya yalvardı :
"Tanrım, lütfen nehrin karşı kıyısına geçebilmem için bana güç , araç ve zeka ver!"
Bunun üzerine Tanrı adamı bir kadına dönüştürdü.. Kadın haritaya baktı..
Nehrin biraz yukarısına doğru yürüdü ve köprüden karşıya geçti
Kırkayak Fıkrası |
Lüks bir araba, yoldan geçen adama çarpar. Adamın ayağı kırılır. Kazayı yapan:
- Benden davacı olmazsan, sana istediğin parayı veririm.
Adam:
- Beş milyar verirsen davacı olmam.
Kazayı yapan, sinirli bir şekilde:
- Sen beni milyarder mi sandın?
- Sen de beni, kırk ayak mı sandın?
- Benden davacı olmazsan, sana istediğin parayı veririm.
Adam:
- Beş milyar verirsen davacı olmam.
Kazayı yapan, sinirli bir şekilde:
- Sen beni milyarder mi sandın?
- Sen de beni, kırk ayak mı sandın?
Kovuldun Fıkrası |
Büyük bir fabrikanın müdürü sürpriz bir ziyaret yaparak personeli kontrol etmeye karar verir.
Fabrika içinde dolaşırken tembel tembel oturan genç bir eleman görür ve çok sinirlenir.
- Haftalık ücretin ne kadar? diye sorar.
- 300 dolar.
Müdür cüzdanını çıkarır ve gence 300 doları uzatır :
- İşte haftalığın, şimdi git ve bir daha da gelme.
Yöneticisine dönerek:
- Bu tembel adam ne kadar zamandır burada çalışıyordu? diye sorar.
- O burada çalışmıyor ki.. Der yönetici. Yalnızca pizza siparişimizi getirmişti…
Fabrika içinde dolaşırken tembel tembel oturan genç bir eleman görür ve çok sinirlenir.
- Haftalık ücretin ne kadar? diye sorar.
- 300 dolar.
Müdür cüzdanını çıkarır ve gence 300 doları uzatır :
- İşte haftalığın, şimdi git ve bir daha da gelme.
Yöneticisine dönerek:
- Bu tembel adam ne kadar zamandır burada çalışıyordu? diye sorar.
- O burada çalışmıyor ki.. Der yönetici. Yalnızca pizza siparişimizi getirmişti…
Kütüphane Fıkrası |
Dalgın bir adam kütüphaneye gitmiş ve direk bankoya yönelerek görevliden bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması istemiş. Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören adam bu sefer daha yüksek sesle:
-Anlatamadım galiba beyfendi, bana bir hamburger, bir kola, bir de patates kızartması, demiş.
Artık iyice sinirlenen görevli:
-Beyefendi, burası kütüphane, demiş.
Müşterinin yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak:
-Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması...
Lüzumu Kalmazdı Fıkrası |
Küçük Jojo o gün büyük annesiyle konuşuyordu.
Bir ara:
- Düşündüm, dedi, kadınlar bu dünyada en işe yaramayan mahluklar...
Anneanne torunun bu boyundan büyük lafına içerleyişini, belli etmemeğe gayret ederek cevap verdi:
- Öyle diyorsun ama kadınlar olmasıyla erkeklerin pantolonlarının düğmelerini kim dikerdi?
Jojo yukardan bakan bir eda ile söylendi:
- Kadınlar olmasaydı erkeklerin pantolona ihtiyaçları kalmazdı ki..
Bir ara:
- Düşündüm, dedi, kadınlar bu dünyada en işe yaramayan mahluklar...
Anneanne torunun bu boyundan büyük lafına içerleyişini, belli etmemeğe gayret ederek cevap verdi:
- Öyle diyorsun ama kadınlar olmasıyla erkeklerin pantolonlarının düğmelerini kim dikerdi?
Jojo yukardan bakan bir eda ile söylendi:
- Kadınlar olmasaydı erkeklerin pantolona ihtiyaçları kalmazdı ki..
Mucize Fıkrası |
- Burada balık tutmak yasak mı?
- Yasak değil, ama mucizedir.
Önce Sen Başlattın Fıkrası |
- Peki beklentilerin ne? Seni ne tatmin eder? Arkadaş saymaya başlamış;
- Öncelikli olarak bir araba istiyorum, ayrıca su anda bulunduğum dairenin kirası biraz fazla onu da şirketin karşılaması iyi olur, maaş olarak da 3000$ dan aşağı çalışmam. Şirket yöneticisi, dinler ve ;
- Biz sana son model bir Cherokee ve Tarabya'da bir villa vereceğiz, ayrıca bizim bu pozisyonumuz için planladığımız maaş 6000$'di, demiş.
Bizim elemanın gözleri fırlamış;
- Saka yapıyorsunuz, demiş. Şirket Yöneticisi yapıştırmış;
- Önce siz başlattınız...
Pantolon Yaması Fıkrası |
Konak sahibi, her ikisiyle de konuştuktan sonra yaşlıyı işe aldı. Karısı merakla sordu:
- Genç ve kuvvetli biri varken neden bu yaşlıyı seçtin?
- Dikkat etseydin anlardın. Yaşlı adamın pantolonundaki yamalar, dizindeydi. Genç olanın ise arkasındaydı.
Seyahat Hatıraları Fıkrası |
Bir tanesi sordu:
- Bu seyahatinizde Roma'yı da gördünüz mü?
Kadın cevap verdi:
- Vallahi bilmiyorum, çünkü biletleri hep kocam alıyordu.
Sosis Fıkrası |
En sonunda babası komple bir sosis fabrikası kurdurmuş. Çocuğunu elinden tutup, bari işi öğrensin diye hemen fabrikadaki bir sosis makinesinin başına götürmüş.
- Bak oğlum demiş. Buradan böyle öküzü yolluyusun... Aha diğer taraftan sosis olarak çıkıyor, bu kadar basit anladın mı?.
Çocuk dinlemeden başını sallamış, sallamış ta... Sonra babasının yüzüne salak salak bakmış ve;
- Peki baba, buradan sosisi koysak, öteki taraftan öküz olarak çıkar mı? Diye merakla sormuş. Babası hemen cevaplamış:
- Maalesef evladım, o teknoloji bir tek senin ananda var...
Şaşılacak Bir Şey Yok Fıkrası |
Hafifmeşrepliği ile nam salmış bir kadın, bir toplantıda her nasılsa yanına düşmüş olan tanınmış Amerikalı mizah yazarı Mark Twain'le dereden tepeden konuşurken mevzu dönmüş, dolaşmış, annelik meselesine gelmiş. Kadın, yine aynı mevzua temas ederek:
- Yıllardan beri evliyim, bir çocuğum olmasını çok isterdim, halbuki hiç çocuğum olmadı, demiş.
Bunun üzerine Mark Twain hemen cevabı yapıştırmış:
- Bunda şaşılacak pek bir şey yok!
- Çok çiğnenen patikalarda ot bitmez.
- Yıllardan beri evliyim, bir çocuğum olmasını çok isterdim, halbuki hiç çocuğum olmadı, demiş.
Bunun üzerine Mark Twain hemen cevabı yapıştırmış:
- Bunda şaşılacak pek bir şey yok!
- Çok çiğnenen patikalarda ot bitmez.
Şişman Gelin Fıkrası |
Arap zengin İskoçyalı müstakbel kayınpederi ile konuşuyor.
- Kızınızı bana verirseniz size onun ağırlığınca altın vereceğim.
-.Bana iki hafta müsaade etmeniz mümkün mü?
- Böyle iyi bir teklif için iki hafta düşünmek çok değil mi?
- Düşünmek için değil, kızımı şişmanlatacağım da...
- Kızınızı bana verirseniz size onun ağırlığınca altın vereceğim.
-.Bana iki hafta müsaade etmeniz mümkün mü?
- Böyle iyi bir teklif için iki hafta düşünmek çok değil mi?
- Düşünmek için değil, kızımı şişmanlatacağım da...
Telefon Fıkrası |
Ev telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış:
Baba:
- Yahu bu korkunç bir fatura. Ben bu telefonu asla kullanmıyorum, hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum. Nasıl oluyor?
Baba:
- Yahu bu korkunç bir fatura. Ben bu telefonu asla kullanmıyorum, hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum. Nasıl oluyor?
Anne:
- Aynen ben de... Akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında telefon. Ne yapayım bunu.
- Aynen ben de... Akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında telefon. Ne yapayım bunu.
Oğlan:
-Vallahi ben de Şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün görüşmelerimi yapıyorum.
-Vallahi ben de Şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün görüşmelerimi yapıyorum.
Kız:
- E benim de şirket hattım var. Ev telefonunu hiç kullanmam ki.
- E benim de şirket hattım var. Ev telefonunu hiç kullanmam ki.
Herkes aniden evdeki hizmetçiye döner ve cevap arar gözle bakarlar.
Hizmetçi:
- Eee... Problem ne o zaman? Sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz...
Hizmetçi:
- Eee... Problem ne o zaman? Sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz...
Tiyatro Fıkrası |
İki İskoçyalı kasabada bir tiyatro açmışlar, fakat İskoçlar malum çok cimri, kimse para vermek istemediğinden her gün sıfır çekiyorlarmış. Bakmışlar olacak gibi değil, düşünmüşler ne yapalım ne edelim diye. En sonunda birinin aklına bir fikir gelmiş.
Ertesi gün her tarafa ilanlar asmışlar: "Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır"
Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı Cumartesi gününü...
Tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergilemişler. Herkes ayakta alkışlamış. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler? Kapılar kilitli ve şu yazı yazıyor: "Çıkış 10 Sterlin"
Ertesi gün her tarafa ilanlar asmışlar: "Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır"
Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı Cumartesi gününü...
Tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergilemişler. Herkes ayakta alkışlamış. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler? Kapılar kilitli ve şu yazı yazıyor: "Çıkış 10 Sterlin"
Topuksuz Ayakkabı Fıkrası |
- Ne arzu ediyorsunuz hanımefendi?
- Topuksuz bir çift ayakkabı.
- Ne ile giymek için?
- Kısa boylu bir koca ile!...
Trafik Kontrolü Fıkrası |
Ancak polisi atlatamayacağını anlayınca, pes edip çekmiş kenara.
Polis arabasından inmiş. Bezgin, kızgın ve de küskün bir sesle:
- Bana bak, çok yorgunum, üstelik keyfim de kaçık. Neden kontrolden kaçtığınla ilgili mantıklı bir bahanen yoksa yaktım çıranı!
Sürücü bir süre düşündükten sonra:
- Karım geçen ay bir polisle kaçtı. Aynada sizin aracınızı görünce, kaçtığı polis, onu bana geri getiriyor sandım...
Ya Gerçekse Fıkrası |
Adamın biri, uzun bir süre fırının önündeki kuyrukta sırasının gelmesini bekliyordu.
Tam sabrı tükeneceği sırada aklına parlak bir fikir geldi:
- Karşı sokaktaki bakkalda bedava pirinç dağıtıyorlar, diye bağırdı.
Bağırmasıyla birlikte kuyrukta bekleyenlerin hepsi karşı sokağa doğru koşmaya başladılar. Adam koşanların ardından şöyle bir baktıktan sonra:
- Ya gerçekse, diye düşünerek, o da ötekilerin peşinden koşmaya başladı.
Tam sabrı tükeneceği sırada aklına parlak bir fikir geldi:
- Karşı sokaktaki bakkalda bedava pirinç dağıtıyorlar, diye bağırdı.
Bağırmasıyla birlikte kuyrukta bekleyenlerin hepsi karşı sokağa doğru koşmaya başladılar. Adam koşanların ardından şöyle bir baktıktan sonra:
- Ya gerçekse, diye düşünerek, o da ötekilerin peşinden koşmaya başladı.
Yalancı Fıkrası |
- Ahmmıza hoş geldiniz bayım. NasıL, beğendiniz mi?
Seyis yamağı, dehşetle irkildi. Sonra yıldırım gibi ahırdan fırladı. Doğru çiftlik sahibinin yanına koştu.
- Patron, bizim ahırdaki hayvanlar birden konuşmaya başladılar. Eğer boz eşek, benim hakkımda kötü birşeyler söylerse sakın inanma. Allah'ın belası eşek, yalancının biridir.
Yolu Ne Zaman Sulayacağız Fıkrası |
Otomobil, köy yolunda ilerlerken tekerlekleri yapışkan ve sulu bir çamura saplanır.
Otomobilin kıpırdayamayacağını anlayan şoför, yüz metre kadar ileride bir köy görür.
Şoför, hemen oraya yollanır.
Aradan çok geçmeden koca bir traktörle geri döner.
Otomobil, traktöre bağlandıktan sonra çamurdan çıkarılır. Şoför:
Otomobilin kıpırdayamayacağını anlayan şoför, yüz metre kadar ileride bir köy görür.
Şoför, hemen oraya yollanır.
Aradan çok geçmeden koca bir traktörle geri döner.
Otomobil, traktöre bağlandıktan sonra çamurdan çıkarılır. Şoför:
- Teşekkür ederim. Borcumuz ne kadar?
- Elli milyon.
- Buyurun paranızı. Bu fiyata olduktan sonra geceleri de çalışırsınız.
- Gece mi? diye dudak büktü. Gece de çalışırsak yolu nasıl sulayacağız?
- Elli milyon.
- Buyurun paranızı. Bu fiyata olduktan sonra geceleri de çalışırsınız.
- Gece mi? diye dudak büktü. Gece de çalışırsak yolu nasıl sulayacağız?